![]() |
Tweet |
Seçim atmosferine giren Türkiye’de, siyaseti şiddet ve sabotajla dizayn etme girişimleri yeniden gün yüzüne çıkıyor. 27 Nisan günü Kırklareli’nin Kofçaz ilçesinde yapılan ilçe kongresinin ardından merkeze dönüş yolunda, Genel Başkan İrfan Uzun’un da içinde bulunduğu resmi konvoyda yaşananlar, sıradan bir teknik arıza değil; doğrudan planlanmış bir suikast girişimi olduğuna işaret etti.
SABOTAJIN AYRINTILARI ORTAYA ÇIKTI: KONVOYDAKİ ARACIN ALTINA METAL DÜZENEK YERLEŞTİRİLMİŞMakam aracının seyir halindeyken arka sol tarafından olağandışı sesler gelmeye başladı. Bunun üzerine İrfan Uzun, konvoyda arkasında seyreden Kırklareli İl Başkanı’nı telefonla arayarak aracın altından bir şey görüp görmediğini sordu. İl Başkanı’nın hızın düşürülmesini önermesiyle araç yavaşladı ve bu sırada altından bir poşet uçarak uzaklaştı. Ancak sesler kesilmedi.
Pınarhisar’a yaklaşırken bu kez araç içinden yanık kokusu geldi. Bunun üzerine araç, boş bir tarlanın kenarına çekildi ve o esnada kanala kayarak hafif şekilde çukura düştü. Araç güçlükle çıkartıldı. İlk gözle yapılan incelemede belirgin bir sorun görünmese de, araçta bulunan Genel Başkan Yardımcısı güvenlik gerekçesiyle aracın altına girerek fiziki bir kontrol gerçekleştirdi. Yapılan bu incelemede, arka sol amortisör sistemine sıkıştırılmış metal bir vida düzeneği tespit edildi.
Bu düzeneğin, lastiğe sürekli sürterek aşırı ısınmaya ve deformasyona yol açtığı anlaşıldı. Aracın lastiği yanma noktasına gelmişti. Derhal kasko sigorta şirketi aranarak çekici talep edildi; Genel Başkan İrfan Uzun, olay yerine gelen kiralık araçla güvenlik amacıyla Pınarhisar’a gönderildi.
PAZARTESİ GÜNÜ YETKİLİ SERVİS SONUCU: "BU BİR İNSAN MÜDAHALESİDİR"Aracın geçici onarımının ardından, 29 Nisan Pazartesi günü araç İstanbul’da Mercedes yetkili servisine götürüldü. Burada yapılan detaylı teknik inceleme sonucunda, amortisör bölgesine yerleştirilen metal parçanın kendiliğinden oluşmasının mümkün olmadığı, bunun yalnızca bilinçli ve kasıtlı bir insan eliyle yapılabileceği açıkça raporlandı.
Servis uzmanları, düzenekte kullanılan parçanın doğrudan lastiği patlatmaya ve aracın kaza yapmasına neden olacak nitelikte olduğunu belirtti. Bu bulgular, olayın bir arıza değil, doğrudan bir sabotaj ve suikast teşebbüsü olduğunu belgeledi.
EMSAL OLAY: SIRRI SÜREYYA ÖNDER’E KURULAN DÜZENEKAdalet Birlik Partisi, olayın münferit olmadığını belirterek, 2 Nisan 2025’te DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in aracına yönelik benzer bir sabotaj girişimini hatırlattı. Olayla ilgili olarak, DEM Parti tarafından 08 Mayıs’ta yapılan açıklamada şu bilgiler kamuoyuna sunulmuştu:
“2 Nisan’da, otopark görevlisi Sırrı Süreyya Önder’in aracını kullanırken lastiklerden gelen sesten şüphelenilmiş, yapılan incelemede aracın sol arka lastiğini patlatabilecek, demirden yapılmış keskin bir düzeneğin yerleştirildiği tespit edilmiştir. Olay resmi mercilere bildirilmiş, ancak henüz bir sonuç alınamamıştır.”
Adalet Birlik Partisi yetkilileri, benzer yöntemle gerçekleştirilen bu iki olayın, Türkiye’de muhalefeti hedef alan organize ve sistematik bir sabotaj zinciri olabileceği uyarısında bulundu.
TARİHİN GÖLGESİ BUGÜNE DÜŞTÜ: BENZER KADERLER, AYNI COĞRAFYADANAdalet Birlik Partisi yetkilileri, Genel Başkan İrfan Uzun’a yönelik sabotaj girişiminin, Türkiye siyasi tarihinde “trafik kazası” olarak kayıtlara geçmiş ancak kamu vicdanında şüpheli ölümler olarak yer etmiş bazı siyasi kayıplarla çarpıcı benzerlikler taşıdığına dikkat çekti. Açıklamada özellikle iki ismin altı çizildi:
• “Süper Vali” olarak bilinen Recep Yazıcıoğlu
• Anavatan Partisi döneminde Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Kahveci
Her iki ismin de Trabzon’un Köprübaşı ilçesi kökenli olması dikkat çekerken, Trabzon’un Köprübaşı ilçesinden çıkan bir başka isim olan Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı ve Türkiye İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı İrfan Uzun’un da bu toprakların evladı olması, yaşananların yalnızca tesadüf olmadığını; aksine tarihsel, coğrafi ve siyasal bir süreklilik içerdiğini ortaya koydu.
Parti yetkilileri bu benzerliği sadece coğrafi bir bağ olarak değil, aynı zamanda bir duruşun, halkla kurulan doğrudan ilişkinin ve bedel ödemeyi göze alan bir çizginin mirası olarak değerlendirdi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu ülkenin halkla yürüyen, milletin derdiyle dertlenen, devletin imkânlarını millet için kullanan evlatları hep aynı yerden çıktı. Recep Yazıcıoğlu, Adnan Kahveci ve bugün İrfan Uzun… Bu sadece aynı memleket değil; aynı inanç, aynı kararlılık ve aynı tehditlerle yüzleşen bir çizginin adıdır. Bu yürüyüşe kurulan her tuzak, Türkiye’nin geleceğine kurulmuştur.”
ADALET BİRLİK PARTİSİ: “BU SALDIRI DEVLETİN NAMUSUNA YAPILMIŞTIR”Partiden yapılan yazılı açıklamada, olayın yalnızca İrfan Uzun’un şahsına değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik düzenine yapılmış ağır bir saldırı olduğu vurgulandı:
“Bu tür saldırılar, siyasi muhalefetin değil; devletin itibarını hedef almaktadır. Siyasi faaliyetlerin güvenliğini sağlamak, devletin asli görevidir. Bu saldırının faili kadar, gereğini yapmayanlar da sorumludur.”
“GERİ ADIM YOK, SUSMAK YOK!”Açıklamanın sonunda şu ifadeler yer aldı:
“Karanlık ellerin yolumuza tuzak kurduğu bu dönemde milletimize çağrımız açıktır: Biz korkmuyoruz! Bu yolda geri adım atmayacağız, susmayacağız. Hiçbir tehdit, halkın içinden çıkmış bir liderin yürüyüşünü durduramaz. Bu olay tüm yönleriyle aydınlatılmalı, failler derhal adalet önüne çıkarılmalıdır. Sessizlik